15 yıldır karate antrönörlüğü yapan Melek Koşar Hacıoğlu bize mesleğe nasıl başladığını, karşılaştığı zorlukları, karate sporunun inceliklerini, bu sporun geçmişten bugüne geçirdiği aşamaları anlattı.
Size göre karate ve karatecilik ne anlama geliyor?
Son yıllarda karate kavramında çok ciddi bir kayma var. Karate denilince insanların aklına öncelikli olarak dövüş sanatı, daha doğrusu vurmak kırmak gibi kavramlar geliyor. Oysa karate do herşeyden önce bir psikolojik eğitimdir. Bizim sporumuz (karate do); dünün, yarının olmadığını, sadece yaşanan anın var olduğunu anlatır. Karate do yaşanan anı en mutlu, en yararlı nasıl geçirebilirim diye düşünme sanatıdır.
Bu spora kaç yaşında başladınız ve sonrasında spor yaşantınızı nasıl devam ettirdiniz?
Karateye 5 yaşındayken ailem sayesinde başladım. Bu anlamda, ilk öğretmenim babam Hakkı Koşar oldu. Şu anda 43 yaşındayım ve 38 senedir karatede bir duayen haline gelmiş olan babamdan çok şey öğrendiğime inanıyorum. Küçük yaşta karateye başlayan herkes gibi benim içinde karate bir yaşam biçimi haline geldi. İlk olarak eğitimime başladığım Hakkı Koşar Karate Do vasıtasıyla birçok yarışmaya katılarak Türkiye'yi temsil ettim ve şu anda da bir bayan olarak 6. dandayım
Mesleğinizin size günlük yaşantınızda yarar sağladığını düşünüyor musunuz?
Tabi ki düşünüyorum. Bir defa yaşıtlarıma göre bedenen daha sağlıklı ve zindeyim. Karate, nefes alıp verme tekniklerini öğrettiği gibi, enerjiyi doğru kullanma yeteneğini de kazandırabilen nadir sporlardan biridir. Bu sayede ben de günlük yaşantımda kendimi pozitif enerjiye açıp, negatif enerjiye kapatabiliyorum. Aynı zamanda, bu sporun bana kazandırdıklarıyla günlük yaşantımda daha kararlı ve kendime güvenen bir birey olduğumu düşünüyorum.
Yaptığınız sporda cinsiyet ve yaş ayrımı var mı?
Kesinlikle yoktur. Karate do herşeyden önce bir felsefedir. Kendini bu sporu yapmaya hazır hisseden herkes yapabilir. Bizim 5 yaş yaşından 60 yaşına kadar her yaş grubundan öğrencilerimiz var ve biz her yaş grubuna kendi fiziksel özelliklerine göre eğitim veriyoruz. Ancak 5 yaş grubunun pedagojik eğitimi bizim için çok önemli, bu grupla 1 saat ders yapıyorsak bunun 40 dakikasını pedagojik eğitime ayırıyoruz. Kısacası karatede cinsiyet ve yaş ayrımı yoktur, bahsedebiliceğimiz tek ayrım kuşak ayrımıdır.
Size göre kuşak ayrımı gerekli midir?
Kesinlikle gereklidir. ÇeÅŸitli seviyelerdeki insanların aynı kuÅŸakta eÄŸitim görmesi büyük bir hata olur. Karateye ilk önce beyaz kuÅŸakla baÅŸlanır, daha sonra sırasıyla; sarı, turuncu, yeÅŸil, mavi, kahve, kahvenin bantlarıyla devam edilir ve en son siyah kuÅŸaÄŸa geçilir. En geliÅŸmiÅŸ kuÅŸak siyah kuÅŸaktır.Â
Şu anda karatecilik alanında gelmek istediğiniz konumda mısınız?
Kesinlikle gelmek istediğim konumdayım. Ben herşeyden önce milli bir sporcuyum ve karate alanında ülkeme bir çok başarı sağladım. 1976 Yılında italya'nın Milano şehrinde yapılan ilk Avrupa Şampiyonasında ki kupayı Hakkı Koşar Karate Do olarak Türkiye'ye biz getirdik. Bunun yanı sıra, 1975 yılında yapılan Balkan Şampiyonasında 1. oldum. Şu anda ise Hakkı Koşar Karate Do da antrönörlük yapıyorum. Aynı zamanda uluslararası alanda B kategorisinde hakemlik yapıyorum. Bu anlamda kendimi başarılı olarak görüyorum ve gelmek istediğim noktada olduğumu düşünüyorum. Ülkemizi temsil eden milli bir sporcu olarak karşılaştığınız zorluklar var mı?
Bu iÅŸi yaptığım seneler boyunca pek çok zorlukla karşılaÅŸtım. Ancak ÅŸimdilerde geriye dönüp baktığımda, bu zorlukların geçmiÅŸte günümüze nazaran çok daha fazla yaÅŸandığını düşünüyorum. Bundan 25 sene önce, benim çocukluk dönemlerimde, ulaşım zorlukları nedeniyle pek çok sıkıntı çekiyorduk. Uzak yola dayanan müsabakalarda elveriÅŸli ulaşım ÅŸartları olmadığı ve genellikle gittiÄŸimiz günün ertesi günü yarışmaya çıktığımız için sporcularda büyük bir yorgunluk ortaya çıkıyordu. Ancak ÅŸimdilerde geliÅŸen koÅŸullar sayesinde uçakla her yere rahat gidilebildiÄŸinden dolayı ÅŸimdiki sporcuların çok ÅŸanslı olduÄŸunu düşünüyorum. Bunun yanında geçmiÅŸte özellikle yurtdışı müsabakalarında yaÅŸanan bir takım maddi zorluklar vardı. Ancak günümüzde bu zorluklar sponsorlar yardımıyla giderildiÄŸinden bizim için bir sorun teÅŸkil etmiyor.Â
İletiÅŸim fakültemiz öğrencileri için Süleyman Demirel Kültür Merkezi Genel Sanat Yönetmeni Ragıp SavaÅŸ ile tiyatro üzerine bir söyleÅŸi yaptık. Sayın SavaÅŸ, tiyatronun son zamanlarda önemli bir geliÅŸme kaydettiÄŸini ve düşündüren, güldÃ...
Milliyet gazetesi karikatüristi Ercan Akyol’la mizah ve Çiziyorum adlı köşesi hakkında konuÅŸtuk.
Bayan rapçiler arasında yıldızı parlayan Ayben 'Korkun benden' dedi.
Karadeniz’de yeşillikler içinde, doğayla baş başa yaşanan fırtınalı bir aşkın öyküsü…